İstanbul, önünde şair ile arkeoloğun, diplomat ile tüccarın, prenses ile gemicinin, Kuzeyli ve Güneylinin, hepsinin aynı hayranlık duygusuyla haykırdığı evrensel ve son derece büyük bir güzelliktir. Bütün dünya, bu kentin dünyanın en güzel yeri olduğu düşüncesindedir. Constantinopoli (1878-1879) -  Edmondo De Amicis Öyle bir şehirdir ki İstanbul, M.Ö 7. yüzyıla uzanan tarihinde gerçeklerle, efsaneleri ayırt edebilmek bazen mümkün olmayabilir. Mesela Ayasofya ile ilgili yüz efsanenin olduğu bir kitap geçtiğimiz yıllarda ''Efsanelerle Ayasofya'' adıyla yayınlanmıştı. Sıkça tarihi bir kaynak olarak başvurulan Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde bile gerçek olup olmadığı tartışmalı sayısız olaydan bahsedilmektedir. Bunlardan biri de Hezarfen Ahmet Çelebi'nin Galata Kulesi'nden Üsküdara uçtuğu meşhur hadisedir. O günün koşullarında yaşanmış olması imkansız bir olay Seyahatnameler'de gerçekten yaşanmış gibi anlatılmış, hatta dönemin padişahı 4. Murat'ı da şahit olarak gösterilmiştir. Güya 4. Murat daha fena işler gerçekleştirir endişesiyle, Hezarfen Ahmet Çelebi'ye bir kese altın vererek Cezayir'e sürdürmüştür. Başka hiç bir kaynakta rastlanmayan bu olay neden bu şekilde yazılmıştır bilinmez ama günümüzde birçok insan bu hadisenin yaşandığından kuşku bile duymaz. Üstelik Çatalca'da İstanbul Hezarfen Havalimanı  uçuş eğitimleri veren bir devlet kurumu olarak hizmet vermektedir. Peki nasıl oluyor da bu tarz hikayelere gerçekmiş gibi inanılabilir? Bunun cevabı İstanbul'un uzun tarihi kadar, nüfusunun çok yüksek olmasıyla ve çok farklı milletlere aynı anda ev sahipliği yapmasıyla ilgili olabilir. Bununla birlikte inanılması güç birçok olay da sağlam kaynaklardan okunduğunda okuyucuyu hayrete düşürebilir. Bunlardan bir tanesi tarihi hipodromda 50 bine yakın insanın katledildiği ''Nika Ayaklanması'' örnek gösterilebilir. Animo Akademi olarak çok az bilinen sayısız gizemli hikayeyi ve efsaneyi ele almak, çalışmalarımızın öncelikleri arasında olacaktır.